Kar Odaklı Enflasyon ve Panik Satınalma
“Kar Odaklı Enflasyon”, enflasyon dinamiklerinde yeni bir boyut olarak nitelendiriliyor. Türkiye’deki enflasyona katkı yapan birçok unsur var fakat bu terim de farklı bir bakış açısı kazanmamızı ve artan şirket kar marjlarından dolayı enflasyona yapılan katkıdan söz ediyor.
Pandemide üç enflasyon dalgası yaşandı: dayanıklı mallar için geçici enflasyon; emtia enflasyonu; ve son olarak kar marjına dayalı enflasyon. Kar marjına dayalı enflasyon arz talep dengesizliğinden kaynaklanmaz ve bazı müşterilerin bazı şirketlere duyduğu güven ile birlikte artışların adil olduklarına inanması ve buna ikna edilmesi ile (bir hikaye uydurulması) kar artışlarının gizlendiği zamandır. Bunun çözümü ise bir noktada talebi azaltmak için oranları yükseltmek, sonunda kâr marjına dayalı enflasyonu baskılayacaktır, ancak bu kaba ve gereksiz yere yıkıcı bir politika yaklaşımıdır. Tüketicileri fiyat artışlarını pasif bir şekilde kabul etmemeye ikna etmek, kâr marjına dayalı enflasyonu tersine çevirmenin potansiyel olarak daha hızlı ve daha az yıkıcı bir yoludur ve sosyal medya bu konuda önemli bir roldedir.
Biraz daha açıklamak gerekirse, bu enflasyon nasıl oluşuyor?
İlk önce geçici enflayona bakalım. Pandemi süresince insanların mal kalmaması sebebiyle ve dayanıklı mallar üzerinde büyük bir geçici enflasyon yaşandı. Bu durum Amerika’da Şubat 2022’de tepe yaptı. Avrupa’da ise ekonomik büyüme pandemiden kurtulurken enerji fiyatları yükseliyordu ve ardından savaş vurunca ek bir destek almış oldu.
Enflasyonist ortamda iki farklı şirket vardır…
- İlk şirketler grubu, talep dalgalandıkça kar marjlarını (ve potansiyel olarak fiyatları) yükseltecek ve azaltacaktır. Enflasyon talebe dayalıdır. Bu normaldir ve şu anda olağandışı enflasyon yaratan şey bu değildir.
- İkinci şirketler grubu normalde daha zayıf fiyatlandırma gücüne sahiptir. Güçlü marka değerlerine sahiptirler ve müşterilerinin geri gelmeye devam etmelerine ihtiyaçları vardır. Müşteriye sadakat veren herhangi bir şirket bu kategoridedir. Normalde, bu şirketler maliyet artışlarını aktarırlar, ancak kar marjlarını genişletmezler. Nedeni ise, tüketiciler fiyatların haksız bir şekilde arttığını hissederlerse şirketi terk ederler. Rakip bir markaya sığınan tüketicileri geri kazanmak çok zordur (sadakat bir masraf ürünüdür, bu yüzden sadakat sağlamak onlar için ödüldür).
Şirketler, ancak müşterilerini fiyat artışlarının adil olduğuna ikna edebilirlerse kar marjlarını artırabilirler. Bunun çalışması için iki gerekli koşul vardır.
- Şirketlerin “kontrolleri dışında” bir şey olduğuna ikna etmeleri gerekir.
- Müşteri, şirketlerin gerçek maliyetlerini anlamıyor, gibi söylemlerle ikna etmeleri gerekir.
Örnek vermek gerekirse: tüketici, artan tarım fiyatları, iklim değişikliği ve benzeri konularda endişe verici hikayeler duyuyor ve gıda fiyatlarındaki artışın “adil” olduğunu düşünüyor. Gıda fiyatlarının çoğunun işçilik maliyeti olması ve işçilik maliyetlerinin çok fazla artmaması, satıcının gıda fiyatlarını maliyetlerinden daha hızlı yükselterek kar marjlarını genişletebileceği anlamına geliyor.
Kar Odaklı Enflasyon u Nasıl Yenebiliriz?
Kâr odaklı enflasyonu yenmenin iki yolu vardır. Diğer birçok enflasyon biçiminde olduğu gibi, tüketici talebini düşürmeye yönelik genel bir girişim, sonuçta kâr odaklı enflasyonu zayıflatacaktır. Bu verimsiz bir yoldur, çünkü tüketiciler marjlarda artış yaratan daha yüksek fiyatları ödemelerinin adil olduğuna inandırıldığı için talebin muhtemelen istikrarlı kalacaktır.
Kâr odaklı enflasyon için alternatif çözüm, tüketicilerin fiyat artışlarının adil olduğuna inanmayı bırakmasıdır. Tüketiciler, fiyat artışının adil olmadığına inanırsa, ya satın almayı erteleyerek ya da alternatif bir tedarikçiye geçerek ürünü satın almayı bırakacaktır. Sadakati azalmış müşterileri başka bir mağazaya kaptırmamak engellenemez…
Sosyal Medyanın Gücü
Sosyal medya artan fiyatlar karşısında müşterilerin bir “isyan” ortamı ve organize olabilecekleri bir alandır. Sosyal medyanın, tüketicilerin haksız olarak algılanan fiyat artışlarına karşı mücadele etme gücünü artırabileceği de bir gerçektir (Twitterde #Boycott hastagleri gibi). Fakat şirketler modern sosyal medya dünyasında fiyat artışlarını haklı çıkaran hikayeler uydurmayı daha kolay bulmuş olmaları kesinlikle mümkündür.
Bir örnek: 2011’de İsrail’in Büyük Süzme Peynir Boykotu’dur. Süzme peynir fiyatlarındaki artış, sosyal medya tarafından düzenlenen ve çok etkili olan bir boykota yol açtı (süzme peynir satışları, internet erişiminin en fazla olduğu yerlerde en agresif şekilde düştü) ). Politikacılar bunu fark etmeye başladı ve birkaç hafta içinde fiyat artışları tersine döndü.
Özet olarak, birçok gelişmiş ekonomi, ekonominin belirli sektörlerinde kâr odaklı bir enflasyon dönemi yaşıyor. Bu, güçlü talep nedeniyle artan karlarla ilgili değil. Kâr odaklı enflasyon, az ya da çok istikrarlı taleple, ancak tüketicilerin fiyat artışının “adil” veya “haklı” olduğuna ikna edildiği durumlarda gerçekleşir.
Kaynak: Buradan okuyabilirsiniz.